■ Veli TOPRAK, Başak KAYA, Erdoğan SÜZER, Deniz AYHAN, Yavuz ALATAN, Cem YILDIRIM
Bugün ülkesinin kaderini değiştiren, halkını özgürlüğe taşıyan bir devlet adamının, mazlum uluslara ilham veren büyük bir siyaset adamının, ömrü cephelerde geçen kahraman bir komutanın; Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 85’inci yıl dönümü…
19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla birlikte Kurtuluş Savaşı başladı. 4 yıl sonunda topraklarımız düşman esaretinden kurtulmuş, parlamentosu kurulmuş, yönetimini cumhuriyet olarak ilan etmiş, devrimlerle ileriye doğru yürüyen genç Türkiye Cumhuriyeti vardı. Cumhuriyet’in 15’inci yaş gününde 57 yıllık ömrüne, savaşlar, bir ulusun bağımsızlık mücadelesi ve yeniden ayağa kalkmasını sığdıran Atatürk’ün sağlığı iyice kötüleşmişti.
Atatürk için 27 Mart 1923’de Ankara Nüfus Müdürlüğünce verilen nüfus cüzdanında şu bilgiler yer alıyordu: Boy (orta), saç, bıyık ve kaş (sarı), göz (mavi), çene (uzunca), isim ve şöhreti (Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa.)
O çok sevdiği kutlamalara katılamadı. 8 Kasım günü ağır bir nöbet geçirdi. Bir ara gözlerini açtı “Aleyküm selam” dedi ve derin bir uykuya daldı.
Türk milleti Atası için gözyaşı döktü.
BİR TARİH GÖÇÜYOR…
Ve 10 Kasım sabahı… Yakın çalışma arkadaşları, Atatürk’ün başında çaresizlik ve üzüntü içinde beklemektedir. Hasan Rıza Soyak, Kılıç Ali’ye döner “Kılıç bak, koskoca bir tarih göçüyor” der. Atatürk yanındakilere son kez bakar -odadaki herkes ağlamaktadır- başını yana çevirir ve gözlerini yumar. Son nöbet defterine “Saat 09.05’te vefat etmiştir” notu yazılır. Atatürk’ün ölüm haberi tüm yurdu yasa boğdu.
Atatürk’ün naaşı İstanbul’dan Ankara’ya uğurlandı.
7’den 70’e herkes gözyaşı döktü… Sadece Türkiye’de değil birçok ülkede de yas ilan edildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı, 16 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’ndaki katafalka konuldu. İstanbullular son kez Ata’sıyla buluştu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli Atatürk’e olan bağlığını gösterdi. Atatürk’ün cenaze namazı da 19 Kasım günü yine Dolmabahçe’de kılındı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, gözyaşları arasında Gülhane Parkı’na götürüldü.
DONANMA EŞLİK ETTİ
Ulu Önder Atatürk’ün naaşı buradan Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyükada açıklarına kadar Türk Donanması ve törene katılmak için gelen yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı, cenazeyi İzmit’e götürdü. Mustafa Kemal’in naaşı buradan da özel bir trenle Ankara’ya gönderildi. 21 Kasım 1938’de yabancı devlet yetkililerinin de katıldığı büyük bir törende geçici kabri olan Etnografya Müzesi’ne defnedildi. Ulu Önder için hazırlanan anıtmezarın tamamlanmasının ardından Atatürk’ün naaşı 10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesi’nden alınarak Anıtkabir’e nakledildi. Yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedi istirahatgâhına yerleştirildi.
24 yaşında Şam’da 5. Ordu’ya atandı
14 yıl cepheden cepheye koştu
■ 24 yaşında Şam’da 5. Ordu’da
■ 26 yaşında Selanik’te 3. Ordu’da
■ 28 yaşında Hareket Ordusu’yla İstanbul’da
■ 29 yaşında Picardie Manevraları’nda
■ 30 yaşında Trablusgarp’ta Şark Gönüllüleri Komutanlığı’nda
■ 31 yaşında Balkan Savaşları’nda
■ 32 yaşında binbaşı rütbesiyle Edirne’de.
■ 33 yaşında Sofya Ataşemiliterliği’nde
■ 34 yaşında Çanakkale’de tümen komutanı
■ 35 yaşında Diyarbakır’da kolordu komutanı
■ 36-37 yaşında Suriye ve Filistin’de ordu ve ordular grubu komutanlıkları
■ 38 yaşında Anadolu’da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile milletinin başında…
Tarihçi İlber Ortaylı, hayatı cephelerde geçen Atatürk’ün askeri kariyerini böyle özetliyor. Mustafa Kemal, ‘üniformalı yaşamına’, Selanik Askeri Rüştiyesi’nde başladı. Yaklaşık 14 yıl süren askerlik hayatında katıldığı savaşlar şöyle:
31 Mart Vakası (1909): 2. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’da yönetime karşı büyük çaplı bir ayaklanma oldu. Mustafa Kemal, Orgeneral İzzettin Çalışlar ile isyancılara karşı savaştı, isyan bastırıldı.
Arnavutluk isyanı (1911): Arnavutluk’taki isyanı bastırmak üzere Harbiye Nazırı Mahmut Şevket komutasındaki kuvvet arasında yer aldı. İsyan bastırıldı.
Mustafa Kemal Trablusgarp cephesinde.
Trablusgarp Savaşı (1911): Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz üzerinde gerçekleşen savaş sonrasında Osmanlı, Trablusgarp, Fizan ve Sirenayka bölgelerini kaybetti. Bu bölgelerde Libya devleti kuruldu. Mustafa Kemal, savaş sırasında binbaşı rütbesi ile Tobruk Muharebesini yöneterek zafer kazandı.
2. Balkan Savaşı (1912-1913): Dört ülkeye karşı birden savaşan Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları’nı kaybetti, Londra Antlaşması imzalandı. Osmanlı, Balkan ve Trakya topraklarını kaybetti. Savaş sırasında Trablusgarp’ta bulunan Mustafa Kemal, İkinci Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine Gelibolu’da görevlendirildi. 1. Balkan savaşı sırasında kaybedilen toprakların bir kısmının ikinci savaşta kazanılmasında Mustafa Kemal’in askeri başarısı etkili oldu.
Çanakkale’deki başarısıyla tüm dünyanın dikkatini çekti.
Çanakkale Savaşı (1915): 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nin savaştığı en güçlü cephe Çanakkale oldu. Denizde başlayan savaş, İngiliz ve Fransızların Çanakkale Boğazı’ndan geçiş sırasında ağır kayıplar vermesine neden oldu. Bu devletler Gelibolu’ya asker çıkararak Osmanlı’ya karadan saldırmayı planladılar. Gelibolu’da Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk ordusu, bu saldırıyı denizde olduğu gibi başarılı bir şekilde önledi. Gelibolu’daki başarısı nedeniyle Mustafa Kemal’e albaylık rütbesi verildi.
Doğu Cephesi (1916-1917): Mustafa Kemal, Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır, Muş ve Bitlis cephesinde Ruslara ve Ruslar ile birleşen Ermenilere karşı savaştı. Bölge düşman işgalinden kurtarıldı.
Suriye-Filistin Cephesi (1917-1918): İngilizler 1917 senesinde Gazze’ye saldırdı. Ancak Türklerin gösterdiği başarı sonrası yenilgiye uğradılar. Bu süre içerisinde 7. Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, Yıldırım Ordular Komutanı General Falkenhayn ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine bu görevinden istifa etti. 1918 senesinde 7. Ordu Komutanlığı’na yeniden döndü. Asker sayısını 460 bine çıkaran İngilizler Filistin’i ele geçirdi. Bu cephede Mustafa Kemal, hem İngilizlere hem de Arap silahlı çetelerine karşı savaştı. Atatürk, 31 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonrası Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı’na atandı.
Kurtuluş Savaşı (1919-1923): Türk ordusunun büyük bir azimle savaştığı bir cephe olan Kurtuluş Savaşı Cephesi 31 Mart 1921 senesine kadar sürdü ve çok kanlı geçti. Kurtuluş Savaşı; Doğu, Güney ve Batı olmak üzere 3 ana cephede yaşandı. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sonrasında “Milletin makus talihini yenen bir savaş oldu” dedi.
Sakarya Savaşı (1921): “O satıh bütün vatandır” sözünü bu savaş sırasında söyledi. Başkomutan unvanı alan Atatürk, 12 Ağustos 1921 günü de ordunun başına geçti. Yine zafer kazandı.
Atatürk’ün hayatından kısa kısa…
■ Sabah kahvaltılarıyla arası ise hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz günün ilk kahvesini içerdi.
■ Tavla ve bilardo özel zevkleri arasında olan Mustafa Kemal’in, Zeybek oyununa düşkünlüğü de biliniyor. “Biz sadece Zeybek oynarken diz çökeriz” sözü ona atfediliyor.
■ Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı boyunca en sevdiği yemeğin kuru fasulye ve pilav olduğunu söyledi. Tatlıya düşkün değildi ama gül reçelini çok seviyordu.
■ Gömleklerinin modellerini kendisi çiziyordu. Tercihi hep beyaz gömlekti.
■ Sakarya adında bir atı ve Foks adını verdiği bir köpeği vardı.
■ Atatürk hastalığının başlangıcında Dr. Fissinger tarafından muayene edildi. Doktor, Atatürk’e “Günde kaç paket sigara içiyorsunuz?” diye sordu ve “Sekiz paket” cevabını aldı. Bunun çok fazla olduğunu söyleyen Fissinger “Sekiz paketi ilk etapta 2 pakete indireceksiniz” dedi. Atatürk gülerek şu yanıtı verdi: ‘’Ben zaten 2 paket içiyorum. Bundan sonra o 2 paketi, doktor izniyle içeceğim…”
Doğruyu söylemekten korkmayınız
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hafızalara kazınan ve her fırsatta hatırlanan çok sayıda ünlü sözü var. Bu sözler aradan geçen yıllara rağmen güncelliğini ve önemini koruyor. Öyle ki Atatürk’ün sözleri hala en çok paylaşılanlar arasında yer alıyor, kutup yıldızı gibi yol gösteriyor.
■ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
■ Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Fikir ve duygularımı anlıyorsanız bu yeterlidir.
■ Doğruyu söylemekten korkmayınız.
Cumhuriyet Bayramı töreninde…
■ Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
■ Zafer, “Zafer benimdir” diyebilenindir.
■ Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
■ Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
■ Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
■ Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.